20 Haziran 2019 Perşembe

Bojack Horseman: Bir Netflix Dizisi İncelemesi



Klasik girişimizi yapalım ve bir dizi vasıtasıyla ziyaret ettiğimiz ülkeden bahsederek bu sefer Amerika olduğunu söyleyelim. Özelinde Amerikan kültürüyle ilgili oldukça fazla göndermeler yapsalar da insanlığın özünü teşkil eden niteliklerin evrensel olduğunu görüyoruz. İnsan her yerde yaşantıları fark etmeksizin çeşitli marazlara sahip, kendisinden ve dünyasından memnun değil, değiştirmek istese de iradesine söz geçiremiyor, dolayısıyla başaramıyor ve çırpındıkça etrafındakilerden uzaklaşıp kendi yalnızlığına çekiliyor. 

Bu bir yetişkin animasyon dizisi, karakterler hayvan veya insan suretinde. Hatırlarsanız küçükken okuduğumuz fabllarda kahramanlar hayvan olurdu ve bize türlü dersler verirlerdi. Burada da hayvanlar aracılığıyla kurulan evren aslında gerçek dünyanın alegorik bir izdüşümü. Alt metin birçok yerde hiciv türüne gömülü olarak keşfedilmeyi bekliyor, tamamiyle duygusal zekaya hitap ediyor. O nedenle salt bir güldürü ya da dram beklememek gerek.




Başrolde yer alan Bojack Horseman bir zamanların meşhur bir dizi oyuncusudur. Sektörün kaçınılmaz bir sonu olarak en parlak çağını yaşamış ve bir süre sonra alaşağı edilip unutulup gitmiştir. Popülaritesini kaybetmiş, üretkenliğini sıfıra indirmiş ve işe yarar olma duygusunu kaybetmiş olmasına rağmen o "ünlü" sıfatına sığınıp egosunu tatmin etmenin yollarını bulmuştur, türlü kötü alışkanlıklar edinerek kendi memnuniyetsizliğinden ve yetersizliğinden kaçmaya çabalasa da kendini kandırdığının, oyaladığının farkındadır ve mutsuzluğa kucak açmıştır. 

Dizide 5 sezon  boyunca Bojack Horseman kendini keşfediyor, yetersizliklerini, zaaflarını idrak ediyor, benliğindeki ve sosyal ilişkilerindeki başarısızlıkların sebepleriyle yüzleşiyor, yüzleştikçe kötü birisi olduğuna inancı daha da kuvvetleniyor. Bu tespitini haklı çıkaran onlarca yaşantı geçiriyor. Fakat ne izleyicinin ne de yakınındaki birkaç kişinin onun daha iyi bir insan olabileceğine dair umudu tamamen körelmiyor. Karakter o kadar empati kurulabilir bir üslupta yazılmış ki izlerken onda kendimizden bir şeyler görüyoruz. Onu toplumdan tecrit edip sen kötüsün, sevilmezsin, sende iyilik tohumu yeşermez, değmezsin, umutsuz vakasın diyerek dibe ittiğimiz takdirde kendimize de acımasız davranmamız gerektiğinin farkında oluyoruz. Çünkü hepimiz bir parça Bojack Horseman'ız.

Diziyi izlerken kaydetmek istediğim ve ileride tekrar okumaktan memnuniyet duyacağım  pek çok diyalogla karşılaştım. Fakat bu not alma işini yalnızca ilk bölümde gerçekleştirebildim, vaktimi epey fazla alıyordu. İlk sezonda yer alan 12 bölüm o kadar dolu doluydu ve benim o kadar çok anlam keşfetmeme yardımcı oldu ki unutmamak için sahneleri izlerken yaptığım çıkarımları bir dosyada biriktirme ihtiyacı hissettim. Onları da yazının devamını ekleyip incelememi sonlandırıyorum. 

Daha iyi bir insan olabilmek dileğiyle...


1.bölüm'deki şu diyaloglar dizinin neye dair olduğunu sezdiren bir intiba bırakacaktır sizlerde. İnsanın var oluşunun nitelikleri ve hayatın gerçekleriyle örtüşen o kadar yerinde cümleler kuruyor ki karakterler; evreni tekrardan anlamlandırıyor ve bundan keyif alıyorsunuz izlerken.

* Sen kendinden nefret ederken başkasının seni sevmesini bekleyemezsin. * Herkes beni sevsin diye asla hayır demiyorum. * Onu yeterince takdir etmediğin için üzüntüden öldü. * Öyle aptal ki ne kadar acınası olduğunun farkında değil. Bunu kıskanıyorum.

+ Sen kendi mutluluğundan sorumlusun. - Bu çok bunaltıcı. Ben kendi kahvaltımdan bile sorumlu olamıyorum. * Ama ne kadar üzgün olduğumu kitaba koyma. * Benimle çok vakit geçirmek zorunda kalırsın. Muhtemelen benden bıkarsın. Sıkılmaz mısın?

# Kendimizdeki kusurları biliriz, farkındayızdır memnun olmadığımız yanlarımızın, bir tarafımız hep bunun değişmesini gerektiğini düşünür, başaramadıkça mutsuzluk duyar ve kendimizi sevmez oluruz. Kendimizi biz bile beğenmediğimiz halde yine de içimizde bir yerlerde hep birileri tarafından sevilme arzusu yatar, sevilmek isteriz. Geçenlerde bir yerde okumuştum, insanın sevilmek isteme dürtüsünün altında takdir görme, onaylanma ihtiyacı yatıyormuş, hakikaten hak verdim. Bize göre kusurlu, defolu yanlarımız olsa da sevildiğimizde takdir edilme/beğenilme düşüncesi kaplıyor bizi ve o memnun olmadığımız yanlarımızı daha kolay tolere edebilir hale geliyoruz, toprak altına gömmeye başlıyoruz. Sevilmenin insana iyi gelmesinin nedenlerinden biri de budur belki de. Olumsuz yanlarımızın farkında olmamıza rağmen, o halimizle de sevilebiliyor olmak onaylanma ihtiyacımızı gideriyor. 

# Bazen insanın farkındalığının yüksek olması onun başına gelmiş en büyük cezalardan biridir. Çünkü kendini ve toplumdaki yerini çok iyi tanır, mutsuz olması daha kolaydır, kendini kandıramaz. Fakat aptallar için mutlu olmak kolaydır, kişiliklerindeki başarısız yanları idrak edemezler, kendilerini mutsuz etmek de bu yüzden ellerinden gelmezler. Geriye dönmezler çünkü bir şey düşürmemişlerdir, arkada kat ettikleri yolu zaten mükemmel görürler.

2.bölüm' de Amerika'nın askeri stratejisine, kendi ülkelerini tehlikelerden korumak amacıyla ülke dışarısında yapmış oldukları askeri çıkartmalara sorgulayıcı bir gözle yaklaşılıyor ve şaşırtıcı ki bir eleştiri var. Savaşta her ölen asker kahraman mıdır, kahraman olmanın nitelikleri nelerdir, toplumun onlara bakış açısı ne olmalıdır, bunlara mizahi bir yolla cevaplar veriyor. Ve insanlar bir aradayken ne kadar fikir alışverişi yaparsa yapsın, ya da ne kadar deneyim geçirirse geçirsin daima başkalarından "Kendi istediği şeyi" duymak istiyor, herkesin doğrusu ve gerçeği bir, bu değişmiyor, ve karşısından da kendi beynindekini duymak istiyor, bununla memnun oluyor. Aksini kabul etmiyor ve önemsemiyor. 

# Bu bölümde çocuklukta geçirilen travmaların kişilik gelişimini çok önemli bir ölçüde etkilediğine değiniliyor. Başroldeki Bojack'in babası oğlunun olduğu bir yerde karısına kürtajı kabul etmediğin için seninle evlenmek zorunda kaldım diyor. Daha doğmadan reddedilmiş, istenmemiş biri Bojack'e çocukluğundan beri bu dışlanmışlıkla, sevgisizlikle ve istenmeyişle muamele ediliyor. Yetişkin halini varın siz düşünün, değer görmeyen biri elbette hırçın/sevgisiz olacak, ve o da başkalarına değer vermeyecektir ya da yaralanmalar sonucu bunu bedeller karşılığı öğrenecektir.  Bir de bağlanamama sorunu tabi ki, çünkü hep bir kaygı barındıracak içinde. 

###################

Bundan sonraki bölümlerde işlenen konulara ayrıntılı olarak değinmeye üşendim, çünkü yazmanın sonu yok ve çok vakit alıyor. Onun yerine diziyi izlerken aldığım notları ve varmış olduğum çıkarımları peşi sıra ilave edip izleyenlere rehberlik etmesi açısından buraya iliştiriyorum.

3.bölüm: Çocukluğumuzda yaşayamadıklarımızı, mahrum bırakıldıklarımızı veya geçmişimizde gerçekleştiremediğimiz eksiklikleri büyüyünce telafi etmeye, gidermeye çalışırız, bilinçli olarak farkında olmasak da geçmiş travmalarımız ve eski zamanlara dair halihazırda yeni yeni duyduğumuz pişmanlıklarımız eylemlerimizi yönlendirir. 

4.bölüm: Bazen arkadaşlarımızın iyiliğini istemeyiz, kasten köstek oluruz mutsuzluk yaşamaları için ama yalnızlığımızı gidermek için onlara ihtiyacımızın olduğunun hep farkındayızdır. Onları yanımızda tutmaya maksadıyla bizden uzaklaşmalarını engellemek için kötülük bile yaparız. İnsan kelimesinin Arapça'da kökeni olduğu düşünülen kelimelerden biri de ünsiyettir ve yakınlık kurmak anlamına gelir. İnsan yakınında birileri olmadan, birilerine yakınlık duygusu beslemeden yaşayamaz. Bunun için yapamayacağı şey yoktur. Bu bölümde insanları Zoe ve Zelda olarak iki kategoriye ayırıyorlar. Bir gruptaki insanların farkındalıkları düşüktür, yüzeysel düşünüp, mutlu olma odaklı yaşarlar ve bunu da başarırlar. Diğer gruptaki insanlar realiteyle hareket ederler, farkındalıkları yüksektir ve hayatı nispeten daha ciddiye alırlar, dolayısıyla mutsuz olmaya meyillidirler. Siz hangisisiniz?

5.bölüm: Destekleyici olmayan ebeveynler bireyi yalnızlaştırır, kişinin benliğine güvenmez olur ve kolay sarsılır, memnun olunmayan yerden uzaklaşılıp ev terk edilse bile hala kişi ailesi tarafından takdir görme isteğini sürdürür. Tek kardeş olmanın dezavantajları oldukça çoktur, aile bağlarının sağlam olmayışı bu bölümde hayli trajikomik işlenmişti, her ne yaştan ve her ne yaşantıdan olursa olsun her insan aile sıcaklığı arar.

6.bölüm: D harfinin Hollywood'dan sökülüşü, Bojack'in kızı kıskanmaya başlaması 
ve onun varlığına artık farklı bir anlam yüklediğini fark etmesi, iki erkeğin yarış içerisine girmesi. Boş bir bölümdü. Geçiniz.

7.bölüm: Diane'nin nişanlanması, Bojeckin teselliyi menajerinde araması, pervasız, tutarsız, iradesiz başıbozuk bir adam olduğuna dikkat çekiliyor, birçok sorun ne istediğini bilmiyor olmaktan ileri geliyor. 



8.bölüm: Bojack geçmişte kazık attığı arkadaşından ölüm döşeğinde özür dilemeye gidiyor ama pek de umurunda sayılmaz, birine yaptığı kötülüğün farkında olduğu halde hala %100 acı çekmemesi bu bölümde Bojack'i tokat manyağı yapma isteği uyandırıyor izlerken. Tabi güldürmek suretiyle konular sezdirildiği için ciddiye almadan ilerliyorsunuz. Kötülüğü gören ve zamanında işinden edilen adam güzel ve etkili karşılık verip Bojack'in kötü biri olduğuna kuvvetli dayanaklar sunuyor. Belki de Bojack'in onu yıllarca aramaması yaptığının kötü bir şey olduğunun farkında oluşunun verdiği utançtandır ama yüzsüz, umursamaz aymaz biri olduğu kesin, boş yere hüsnü zan etmeyelim. 
+ insan tarafından takdir gördüğü birine karşı sevgi besler. Gerçekten insan oğlu çok haz odaklı yaşıyor, bencillik zerresi her hareketimize ve her düşüncemize gölgesini bırakıyor.


9.bölüm: Bojack hatalar yaptığını kabulleniyor ve umutsuzluğunu dışa vuruyor, düğünü engelleyemedi, Prenses Carolin'in arkadaşlık kurduğu çocuğun yetişkin görünme çabası ve başarısızlığı sorgulamaya değer.

10.bölüm: Bojack'in köpeğin yerine oynaması, rolünün azaltılması, Todd'un onun atın yaptığı kumpası öğrenmesi, kitabın taslağının internete sızdırılması.

11.bölüm: İnsan kendisiyle alakalı olumsuzlukların yüzüne vurulmasından hoşlanmaz her ne kadar kendisi kendi karakterinin farkında olsa da birilerinin fark edip yüzüne söylemesi daha acıtıcı olur ve her insan toplum tarafından iyi biri olarak bilinmek ister çünkü altında sevilme kaygısı yatar.
Bojack'in biyografisini okuyan insanların yalnız olmadıklarını hissetmesi. 

12. bölüm: Kazandığı ödülden dolayı mutluymuş numarası yapıyor, ödül törenlerinin hak etmeyenlere ödül verdiği eleştiriliyor ve gereksiz oldukları vurgulanıyor. İlişkide karşı tarafta olgunluk  ararken macera peşinde koşmaktan da vazgeçemeyiz. Derinlerde olana inanmam önemli olan davranışlardır sözü geçiyor. Kafamızdan geçen düşüncelerden çok onları nasıl eyleme döktüğümüz asıl olandır. Kahraman sandıklarımızın da kusurları vardır, yine de bizler için önemli oldukları gerçeği bir kenarda durur. "İçimde azamet var sanarlar, olduğumu zannettikleri insanı severler, keşke o kişi olabilsem, işte bundan kaçıyorum." cümlesi bu bölümde dikkatimi çeken bir diğer diyalogdu.

Giflerle süsleyip size vitrin oluşturalım. 


- "Çünkü herkesin beni sevmesini istiyorum."


Tam başardım derken çoktan s*çmışızdır bile. Sonra da birisi ordan "Bir şeyi de becer be!" diye seslenir. Yoksa o seslenen bizim iç sesimiz mi?



"Biliyor musun insanların sorunu ne? Hepsi sadece zaten inanmış oldukları şeyi duymak istiyor. Kimse gerçeği duymak istemiyor."


Bilumum sahne görüntülerini incelemek için Twitter'daki şu thread'i okuyabilirsiniz.
 

Değişim kabullenmekle başlar ve yeni atılımlar gerçekleştirerek tamamlanır. Bojack ilk aşamayı geçti, umuyorum sene sonunda yayınlanacak 6.sezonda kabuğunu da yenileme safhasına geçer.

01.07.2019